Kadından Daha Az Kazanan Erkeklerde Depresyon ve Aldatma Riski Artıyor
Kadınların erkeklerden daha fazla kazandığı çiftlerde erkeklerde depresyon oranı yüzde 11’e kadar yükseliyor. Uzmanlara göre bu durum sadece psikolojik değil, ilişkilerde sadakati de etkileyebiliyor. Toplumsal roller değiştikçe erkeklerin yeni normlara uyum sağlaması gerekiyor.

Erkeklik algısı gelirle şekilleniyor
Toplumda köklü yer edinmiş olan 'erkek geçindirici' algısı, günümüzde değişen ekonomik dengelerle erkeklerin öz saygısını doğrudan etkiliyor. Eşi tarafından maddi olarak desteklenen erkekler, toplumsal baskı ve önyargılarla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, hem bireysel psikolojiyi hem de aile içi dengeleri zedeliyor.
Sidney'de yaşayan sosyal medya fenomeni Harry Bunton, işsiz kaldıktan sonra yaşadığı içsel sorgulamaları açıkça paylaşarak, "Bir erkek, koca ve baba olarak değerlerimin etkilendiğini hissettim" dedi. Bunton gibi, tercihten ziyade zorunluluktan dolayı evde kalan erkeklerin yaşadığı psikolojik baskı, toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl kökleştiğini gözler önüne seriyor.
Kadınların kazancı arttıkça erkeklerin sağlığı bozuluyor
İsveç'te yapılan bir araştırma, kadınların erkek eşlerinden daha fazla kazandığı çiftlerde erkeklerin zihinsel sağlık sorunlarının arttığını ortaya koydu. Verilere göre, erkeklerde depresyon ve diğer ruhsal rahatsızlık teşhislerinde %11’e kadar artış gözlendi. Araştırmanın başındaki Durham Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Demid Getik, bu durumun ilişki doyumunda düşüşe de işaret edebileceğini belirtiyor.
Aldatma eğilimi ve erkeklik kimliğini yeniden kurma çabası
Yüksek gelirli kadınlarla evli erkeklerin aldatma eğilimi daha yüksek. Uzmanlara göre bu davranış, sarsılan erkeklik kimliğini yeniden tesis etme çabası olarak değerlendiriliyor. Erkeklerin ekonomik gücü kaybettiklerinde kendilerini değersiz hissetmeleri, sadakati de tehdit eden bir kırılma noktasına dönüşüyor.
Babaların evdeki rolü değişiyor ama hâlâ yalnızlar
Evde kalan babaların çocuk bakımında daha fazla sorumluluk almasına rağmen, kadınlara kıyasla daha izole bir yaşam sürmeleri dikkat çekiyor. Sosyal çevresi daha zayıf olan erkeklerin işsizlik döneminde depresyona girme riski kadınlara göre daha yüksek.
Genç erkeklerde geleneksel cinsiyet rollerine dönüş eğilimi
King's College London tarafından yapılan Ipsos anketi, 18-28 yaş arası erkeklerin geleneksel cinsiyet rollerine daha sıkı tutunduğunu gösteriyor. Genç erkeklerin %60'ı, erkeklerin eşitlik için fazla fedakârlık yaptığını düşünüyor. Genç kadınlar arasında bu oran sadece %38. Bu fark, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda genç nesillerde bile ciddi ayrışmalar olduğunu ortaya koyuyor.
'Caring masculinity' kavramı yükselişte
Erkekliğin yeniden tanımlandığı bu dönemde, 'caring masculinity' (şefkatli erkeklik) kavramı öne çıkıyor. Bu anlayış, erkeklerin yalnızca ekonomik güç değil, empati, bakım ve duygusal destek rollerini de üstlenmesi gerektiğini savunuyor. Monash Üniversitesi'nden Karla Elliott, bu tür yaklaşımların erkekleri daha besleyici bireyler haline getirdiğini vurguluyor.
Politika değişimleri ve toplumun rolü
İsveç’te uygulanan babalık izni gibi politikalar, erkeklerin bakım rolünü daha fazla üstlenmesini teşvik ediyor. Uzmanlara göre, bu tür politikalar toplumsal cinsiyet rollerinin dengelenmesine katkı sağlayabilir. Ayrıca erkeklerin yaşadığı özgüven kaybı, toplumsal değerlerin yeniden değerlendirilmesi için bir fırsat olarak görülüyor.
Kadınların güçlenmesi, toplumsal dengeleri yeniden şekillendiriyor
Araştırmalar, kadının ekonomik olarak güçlenmesinin sadece bireysel başarı değil, ev içi kararlarda daha fazla söz hakkı anlamına geldiğini gösteriyor. Bu da toplumsal cinsiyet rollerinin değişmesiyle birlikte daha sağlıklı ilişkilerin kurulmasına kapı aralıyor.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI