Bağırsaklardaki gizli ordu beyni nasıl etkiliyor: Bilim insanlarından çarpıcı açıklamalar
İnsan beyninin enerjisinin %20’sini tüketmesine rağmen sadece %2’lik bir ağırlığa sahip olması ve bağırsaklarla kurduğu çift yönlü iletişim, bilim insanlarının dikkatini çekiyor. Bağırsak mikrobiyotasının zihinsel sağlık üzerindeki rolü, depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıklarla olan ilişkisiyle daha da önem kazanıyor.

Bağırsak-beyin ekseni: İki yönlü bir bağlantı
İnsan bağırsağı, 100 milyondan fazla sinir hücresi barındırıyor ve mutluluk hormonu serotoninin %95’ini üretiyor. Bağırsak ve beyin arasındaki bağlantı yalnızca fiziksel değil; psikolojik etkileri de olan çift yönlü bir iletişim içeriyor. Gastroenterolog Dr. Saliha Mahmood Ahmed, bu ilişkinin üç ana yol üzerinden kurulduğunu belirtiyor: vagus siniri, hormonlar ve bağışıklık sistemi.
Vagus siniri, beyin ile bağırsakları doğrudan bağlayan önemli bir kanal. Ayrıca ghrelin ve GLP-1 gibi hormonlar sayesinde beyinle kimyasal iletişim kuruluyor. Bağışıklık sistemi ise, bağırsağın bu iletişimdeki kilit rolünü destekliyor.
Beynin enerji ihtiyacı ve bağırsağın rolü
ABD'deki Mayo Clinic’ten gastroenterolog Dr. Pankaj J Pasricha’ya göre, beynin yüksek enerji ihtiyacı ile bağırsağın besinleri işleme görevi bu bağlantıyı daha da güçlendiriyor. Beyin vücut enerjisinin %20’sini tüketiyor, bu da bağırsakların enerji sağlayıcı rolünü hayati hale getiriyor.
Duygular ve sindirim: Günlük hayatta etkileri
Gündelik yaşamda birçok kişi önemli bir olay öncesinde mide bulantısı, kramplar ya da ishal yaşadığını belirtiyor. Aynı şekilde, aşık olunduğunda hissedilen “kelebekler” ya da kabızlığın yarattığı stres gibi etkiler bağırsak-beyin etkileşiminin örnekleri arasında yer alıyor.
Bağırsak mikrobiyotası: Vücuttaki mikroskobik dünya
İnsan bağırsağında 10 ila 100 trilyon arası mikrobiyal hücre bulunuyor. Bu sayılar, vücuttaki insan hücresi sayısını aşıyor. Mikrobiyota, vücudumuzla simbiyotik yani karşılıklı faydaya dayalı bir ilişki içerisinde. Uzmanlar, bu mikrobiyal topluluğun yalnızca sindirimi kolaylaştırmadığını, aynı zamanda bağışıklık sisteminden zihinsel sağlığa kadar birçok alanda etkili olduğunu ifade ediyor.
Disbiyoz ve hastalık ilişkisi
Son 20 yılda mikrobiyotanın sağlık üzerindeki etkisine dair bilgiler ciddi oranda artmış durumda. Dr. Pasricha, bağırsaklardaki mikrobiyal dengenin bozulmasının yani disbiyozun, obeziteden kardiyovasküler hastalıklara, hatta kansere kadar pek çok hastalıkla bağlantılı olduğunu belirtiyor. Ancak bu ilişkinin nedensellik taşıyıp taşımadığı konusunda henüz yeterli kanıt bulunmuyor.
Mikrobiyotayı iyileştirmek mümkün mü?
Her insanın mikrobiyotası benzersiz olduğu için standart bir çözüm yok. Ancak uzmanlar, çeşitli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekiyor. Doğal yoğurt, kefir ve kombuça gibi probiyotikler ile meyve, sebze ve bakliyat gibi prebiyotik içeren gıdalar bu süreçte kilit rol oynuyor.
Dr. Ahmed, haftalık diyetlerde 30 farklı bitki tüketiminin sağlıklı bir mikrobiyota için etkili olduğunu söylüyor. Diyette çeşitlilik, özellikle bitki bazlı gıdaların miktarı, bağırsak sağlığını doğrudan etkileyebiliyor.
Beslenme ruh halini etkileyebilir mi?
Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, depresyon yaşayan bireylerde probiyotiklerin ruh hali üzerinde etkili olup olmadığı incelendi. Probiyotik verilen grubun olumsuz duygulara odaklanma eğiliminin azaldığı görüldü. Ancak uzmanlar, bu konuda daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Dr. Pasricha, mikrobiyomu değiştirmek için on yıllar sürebilecek bir süreç gerektiğini, bu nedenle davranışsal değişikliklerin kalıcılığının büyük önem taşıdığını belirtiyor.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI