Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün: "Geçmeyen öksürük ve ses kısıklığı reflü hastalığının habercisi olabilir"

Türkiye’de reflü ve mide fıtığı vakalarının son yıllarda hızla arttığına dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, bu hastalıkların yalnızca mide yanması ile sınırlı kalmadığını, kronik öksürük, ses kısıklığı ve diş çürükleri gibi atipik belirtilerle de ortaya çıkabileceğini açıkladı. Tüzün, reflü tedavisinde kullanılan ilaçların uzun vadeli risklerine değinirken, yeni nesil endoskopik yöntemlerin umut verici sonuçlar sunduğunu belirtti.

Eylül 30, 2025 - 08:53
Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün: "Geçmeyen öksürük ve ses kısıklığı reflü hastalığının habercisi olabilir"

Reflü ve mide fıtığında artış
Türkiye’de reflü ve mide fıtığı vakalarının görülme sıklığı son yıllarda dikkat çekici şekilde artıyor. Medicana Sağlık Grubu Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, bu hastalıkların sadece mide yanması ile sınırlı kalmadığını belirterek, “Türkiye’de erişkinlerde reflü hastalığının prevalansı yüzde 15–20 seviyelerine ulaşıyor. Son 20 yılda obezite ve yaşam tarzı değişiklikleriyle bu oran 2–3 kat artmış durumda. Mide fıtığının ise toplumun yüzde 10–20’sinde saptanmakla birlikte, 60 yaşın üzerindeki bireylerde bu oran yüzde 50’ye kadar yükselebilmektedir.” dedi.

Atipik belirtiler gözden kaçabiliyor
Hastalığın en çok gözden kaçan belirtilerine dikkat çeken Tüzün, göğüs kemiği arkasında yanma, ağıza acı-ekşi su gelmesi ve yutma güçlüğünün tipik bulgular olduğunu ifade etti. Tüzün, “Kronik öksürük, ses kısıklığı, boğazda takılma hissi veya diş çürükleri de reflünün işareti olabilir. Bu atipik belirtiler gözden kaçtığında tanı gecikebilir.” diye konuştu.

Risk faktörleri ve tanı yöntemleri
Yaşın ilerlemesi, obezite, sigara ve alkol kullanımının önemli risk faktörleri olduğunu belirten Tüzün, gebelik, ağır kaldırma ve kronik öksürüğün de reflüyü tetikleyebileceğini söyledi. Tanıda hastanın öyküsünün büyük önem taşıdığını ifade eden Tüzün, gerekli durumlarda endoskopi ve pH ölçümleri gibi ileri testlerin devreye girdiğini aktardı. Özellikle yutma güçlüğü, kilo kaybı, kanama ve kansızlık gibi “alarm semptomları” olan hastalarda vakit kaybetmeden endoskopi yapılması gerektiğini vurguladı.

İlaçların uzun vadeli riskleri
Reflü tedavisinde kullanılan proton pompa inhibitörlerinin (PPİ) kısa süreli kullanımda güvenli olduğunu belirten Tüzün, uzun vadeli kullanımda bazı riskler taşıdığına dikkat çekti. Tüzün, “B12, magnezyum ve kalsiyum eksiklikleri, osteoporoz, böbrek hastalıkları ve bağırsak enfeksiyonları bu riskler arasında. Ayrıca kalp-damar ve demans ile olası ilişkiler üzerine veriler de gündeme gelmeye başladı.” ifadelerini kullandı.

Yeni nesil endoskopik yöntemler
Cerrahiye alternatif olarak geliştirilen yeni nesil endoskopik yöntemlerin umut verici olduğunu belirten Tüzün, transoral fundoplikasyon (TIF), Stretta ve ARMA gibi uygulamaların daha az invaziv olması ve kısa iyileşme süresi ile öne çıktığını söyledi. Henüz standart tedavi olarak kabul edilmese de seçilmiş hastalarda başarılı sonuçlar verdiğini aktaran Tüzün, “Uzun süreli ilaç kullanımının yol açabileceği riskler arttıkça, endoskopik yöntemlerin standart tedavi seçenekleri arasına girmesi ihtimali güçleniyor.” dedi.

Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI